ÖLÜM KADAR GÜZEL YÜZÜNE BAKMAK
Küçük bir çocuğun renksiz gözyaşlarını yılların sırtına vurup aşka merhaba deyişiydi sana gelişim. O güne kadar ellerimi kanatan avuç içi acılarımın unutuluşuydu. Selam veriyordum çocukluğumdaki gülümsemelerime yeniden. Ve yeniden yaşamalıyım diye bağırıyordu gözlerimde parlayan güneş…Yolun yarısı denilen 35’e gelmeden, toprak kokan ömre sarılmışken tüm kelimelerim yeniden doğuşu anlatıyordu her şeyim yeniden doğuşu…
Seni ilk gördüğümü hatırlar mısın? Gölgeme saklanmıştın. Gülüşün beni tabutumdan hayata geri çekerken sevabım çok zannedip cennete düştüm diye sevinmiştim. Sonra her gözün gözüme değdiğinde sol yanım yeniden hayat adını almıştı. Soluduğum havaya bulaşan her tebessümün bana o küçük çocukluğumu yeniden getirmişti. Hani anneme aşık olduğum zamanlar gibi. Ölüm kadar güzeldi yüzüne bakmak. Ölüm dedim diye kızma kadın. Ölüm senin ahiretine varmaktı benim için Yaradanıma kavuşmaktı. Dilimde sen olmuştun duamda sen, ölüm yeniden aşkla varolmaktı.
Derken zaman yıkadı elimi yüzümü varlığınla. Benimle beraber sen de sen oldun… Her gün annemin koynundaymışım gibi göğsünde başımı dinlendirdiğim günleri hatırlarsın. Ben de ellerimde yüzünü uyuttuğum zamanları hala unutmam. Senden sonra elimin değdiği her şey sen oldu. Evet senden sonra dedim. Hadi al bir kadeh ben doldur içini… Belki bu sefer dokunurum sol yanına. Selam vermesen de sana uyanan sabahıma acıma Merhaba de kadın… Korkma kadın. Sormam neden diye. Nedenler katili oldu benim gülüşlerimin. Sana kalkmaz eli yüreğimin… Sana sürmez zehrini geçmişim. Yıkar ya her yanımı gidişin ben kendime sorarım neden diye…
- TARİH : 25.09.2008
- YER : MOSCOW
- KATEGORİ : MEKTUPLAR